REGRESYON
Geçmiş yaşam terapisidir.
En etkili ve en hızlı sonuçların alındığı mükemmel bir çalışma metodudur.
Bilincimiz yaşadığımız birçok olayı unutabilir, regresyon bu olayları ayrıntılarıyla bilincimize taşır.
Tüm kayıtlar hücre bazında DNA’mızda, bilinçaltımızda ve bedenimizde (kinestetik) kayıtlıdır. Regresyon çalışması bu kayıtları tam olarak duygularla hissettirip bilincimize taşır.
Yüksek benlik farkındalığı ile çok daha önceki kayıtları tüm gerçekliği ile bilincimize taşır.
Bazen siyah beyaz bazen de gerçek renkleriyle. Geçmiş yaşamlarda yaşanılan travmaların izleri, bu yaşantımızı etkiler.
Danışmanlık sırasında geçmiş hayatlarda yaşanılan travmaları zihnimizde yaşanıyor algısı ile bilincimize yönlendirdiğimizde ve bu olaylarla yüzleştiğimizde, geçmiş de yaşanılan travmaların bu yaşamda ki etkisinden kurtulur ve daha pozitif bir yaşam sağlarız.
Daha çok Spirütüel bir çalışmadır. Bu çalışmada geçmiş yaşamlara, atalarımıza (30 nesil öncesi yada ilk insanlık tarihine )gidildiği gibi anne rahmi dönemi ve bu yaşamda ki anılara da gidilebilir.
Örneğin Anne karnında ki bebeğin doğum travması varsa eğer bu çalışma ile kolaylıkla çözülebilir. Bebek anne karnında iken anne ve babasının duygu ve düşüncelerini hisseder ve yıllar sonra bunu regresyon çalışmasında görerek ya da hissederek anlatır.
Cinsiyeti konusunda ya da istenen bir bebek olup olmadığının farkındadır. Onların istekleri dışında bir cinsiyete sahip ise, doğmak istemez ya da suçluluk duygusuyla dünyaya gelir.
Ve yıllarca bu duygu ile yaşar, ta ki regresyon çalışmalarında bu duygudan kurtuluncaya kadar. Geçmiş yaşam regresyon çalışması yaptıran kişiler trans halindeyken birçok yaşanılan olaylara gider bazen mantığın almadığı durumlar da olabilir, sonuç olarak bu gördüklerinin anlamlandıramasa dahi bu şimdi ki bedende yaşadığı hayata büyük ölçüde katkısı olur.
Danışan her şeyin farkındadır, sadece görmez aynı zamanda hisseder, ölüm anını deneyimler, ölüm anında hiç acının olmadığını yaşayıp anlar ve bu nedenle danışanlar artık ölümden eskisi gibi korkmadıklarını söylerler.
Çünkü bedenin yok olduğunu fakat ruhun ölümsüz olduğunu tam olarak yaşayıp, fark etmişlerdir.